KOSGEB Başkanı Hasan Basri Kurt Bloomberg HT yayınına bağlanarak son dönemde yaşanan gelişmelerin KOBİ’ler üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Türkiye’nin ihracatının hızla arttığını ve dolayısıyla rakamların büyüdüğünü belirten Kurt 60 milyar TL’lik destek paketine değinerek, “KOBİ’ler için KGF kanalındaki büyük işletmeler için 250 milyon TL KOBİ başına 35 milyon TL limit var. Biz son dönemde KOBİ tanımını değiştirdik.
Buradaki amacımız daha fazla KOBİ’nin finansman kaynaklarına ulaşmasıydı ancak Türkiye’de KOBİ kredilerinin toplam krediler içindeki payı azalıyor.
Bu biraz KOBİ’lerin de tercihi fakat daha çok bankacılık sistemi içerisinde kefalet bulmakta veya limit bulmakta zorlandığı için KOBİ’lerimiz krediden aldıkları pay düşüyor. KGF bu açıdan çok çok rahatlatıcı bir unsur olarak devreye girdi ama yeni paketler de burada gelmesi bekleniyor” dedi.
“Toplam krediler içerisindeki pay yüzde 34’ten yüzde 22’ye düştü”
KOBİ’lerin aldığı kredi payının azalmasının altı-yedi yıldır devam eden bir trend olduğunu ve dalgalanmalarla beraber KOBİ kredilerinde genel anlamda bir düşüş yaşandığını belirten Kurt, “Aslına bakarsanız kredi büyümesiyle beraber KOBİ’lerin toplam kredi içindeki payı bir şekilde azalmış oluyor. Toplam kredi içerisindeki pay yüzde 34’ün üzerindeyken Nisan ayı itibarıyla yüzde 22’ler civarında gerçekleşiyor. 5,5 trilyon TL’lik kredi hacmi var şu anda.
Bunun 1,2 trilyon TL’lik kısmının KOBİ kredisi olduğunu görüyoruz. Bunun artırılması ve desteklenmesi gerekiyor. Kamu bankaları buna çok ciddi şekilde katkı veriyorlar ama diğer bankaların da bunu desteklemesi gerekiyor.
KOBİ’ler hem ihracat pazarında hem de iç pazarda inovasyonun temel çıkış noktası oluyor. Ekonomi ve istihdam KOBİ’ler sayesinde ilerleyecek. Bu alana ne kadar çok yatırım çekebilirsek hem ihracatta hem de istihdam piyasasında daha iyi rakamları yakalayabiliriz. Aslına bakarsanız bankalar açısından da kârlı bir alan olmasına rağmen genel trendde bir zayıflama görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“KOBİ’ler farklı finansman yöntemlerini değerlendirmeli”
Kurt bankacılığın ve ticaretin kendine has bir dili ve farklı kuralları olduğunu belirterek, “Burada KOBİ’lerin farklı finansman yöntemlerini değerlendirmesi gerekiyor. Şunun farkına varmamız gerekiyor. Türkiye ciddi bir ihracat rakamı, ciddi bir ivme yakaladı.
Özellikle Çin’in artık dünya pazarlarına erişiminin daha pahalı hale gelmesi ve yanı başımızda olan Ukrayna savaşından sonra farklı kanalların açılması aslına bakarsanız Türkiye’nin fırsatlarını artırıyor. Biz elimizdeki parayı daha katma değerli ürünlere yatırmak zorundayız.
Sonuç olarak paranın bir sınırı var ve her isteyene her şekilde para verilebilecek bir pozisyon olmayacak. Bunu kimse beklemiyor ama burada katma değer ürünler üzerinden gitmemiz gerekiyor.
Verimliliği artırıcı tedbirler almamız gerekiyor ki burada Sanayi Bakanlığı çok ciddi çalışmalar yapıyor. Yüksek teknolojili ürünler, yerli malı girdisi daha fazla olan ürünlere yöneldikçe orada bir birikme olacak. Aslına bakarsanız temel çözüm budur yoksa çok acil, kısa vadeli bir çözümle ilgili bir şey söyleyemeyiz” ifadelerini kullandı.
“İhracat bedel satışının yüzde 40’a çıkması KOBİ’leri çok etkilemedi”
KOBİ’lerin genel olarak net ihracatçı konumunda olduğunu ve Merkez Bankası’nın ihracat bedellerinin en az yüzde 40’ının satılmasına dair düzenlemenin kendilerini çok etkilemediğini belirterek, “Temelde KOBİ’lerin zaten yerli girdi oranlarında yüzde 40’ın üzerinde olduğu için bu anlamda çok zorluk yok.
Belki daha büyük işletmelerin temel sıkıntılarından bir tanesi olabilir. KOBİ’lerin daha fazla sıkıntı yaşadığı nokta olarak bu dalgalı süreçte öngörülebilirlik riskleri daha çok öne çıkıyor. Merkez bankasının yüzde 25’ten yüzde 40’a çıkarması bizim açımızdan çok ciddi bir problem oluşturmadı” dedi.