Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), haftalık gösterge repo faizinde beklentiler doğrultusunda 150 baz puan indirime gitti.
TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 10,50’den yüzde 9,00’a çekildi.
Merkez, faiz indirim döngüsüne son verildiğini açıkladı.
Faiz, 2020 yılı Eylül ayında yüzde 8,25’ten yüzde 10,25’e çıkarılarak, tek haneli rakamlara ara verilmişti. Böylece 26 aylık aranın ardından yeniden tek haneli faiz rakamlarına geri dönüldü.
TCMB, önceki 3 toplantısında faizde toplam 350 baz puan indirime gitmişti.
TCMB’nin bir sonraki toplantısı 22 Aralık’ta gerçekleştirilecek.
class=”medyanet-inline-adv”>
Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisi artarak sürmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye devam etmekte ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri yaygınlaşmaktadır. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğilimi sürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları yüksek enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma artarak devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir.
class=”medyanet-inline-adv”>
2022’nin ilk yarısında güçlü bir büyüme gerçekleşmiştir. Yılın ikinci yarısına dair öncü göstergeler ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Bununla birlikte, imalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerinde şimdilik sınırlı olan etkileri daha belirgin hale gelmektedir. İstihdam kazanımları benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Ayrıca, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının ilan edilen makroihtiyati tedbirlerin katkısı ile geldiği denge yakından takip edilmektedir. Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve ilave tedbirleri devreye alacaktır. Uygulanacak politikalar aralık ayında açıklanacak olan 2023 Yılı Para ve Kur Politikası metninde kapsamlı olarak ilan edilecektir.
class=”medyanet-inline-adv”>
Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 150 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiş, ağustos ayında başlatılan faiz indirim döngüsünün sonlandırılmasına karar vermiştir. Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.
class=”medyanet-inline-adv”>
TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
class=”medyanet-inline-adv”>
Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.”
“MERKEZ BANKASI TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİRDİ”
Prof. Dr. Murat Ferman, Merkez Bankası’nın faiz düşürme kararını yorumladı ve taahhüdünü yerine getirdiğini söyledi.
Ferman “Merkez Bankalarının güvenirliliği önemlidir. Seneyi bence iletişim bakımından önemli bir avantajla kapatmıştır. Merkez Bankalarının hareket kabiliyetleri eskiden beri tartışma konusudur. Faiz artırarak sıkılaştırma yoluyla enflasyon üzerinde kalıcı bir etki pek gözükmüyor. Türkiye’nin kendi koşullarına göre vaziyet etmek lazım. Bu özgün duruşun kodlarını da burada aramak lazım. Türkiye ekonomisinin tüm parametrelik için ekonomi teorisinde bir karşılık vardır. İlla basmakalıp politikaları alıp uygulamak sonuç vermeyebilir. Kolaydır reçete yazmak ama bu reçetinin zenginleştirilmesi gerekir. Bu açıdan Merkez Bankası taahhüdünü yerine getirmiştir. Ortodoks bir yaklaşımla değerlendirirseniz Merkez Bankası bu gücünü bir tarafa bırakmıştı, FED de bu gücünü bıraktı, yukarı yönlü kullanacak, orada da sıkıntı yok. Merkez Bankası taahhüdünü yerine getirdi. 9,75 de olabilirdi, gene teknik olarak tek haneli olurdu ama Merkez Bankası fırsat varken 9’a getirdi” dedi.
“TÜRKİYE TERCİHİNİ BÜYÜMEDEN YANA KULLANMIŞTIR”
Ferman “Türkiye tedbirleri açıklarken çok açık ve net olarak istihdam dostu, büyüme dostu bir öncelik olduğunu deklare etti. Bunu ABD, İngiltere deklare etmedi. ABD tarihin en iyi istihdam ve işsizlik oranlarına gelse bile sürekli izliyor. Türkiye zaten tercihini daima büyümeden yana kullanmıştır. Bu kredi mekanizması meselesi son aylarda hepimizin dikkatini çekiyor. Olaya sadece at gözlüğüyle bakmamak lazım, ekonomi bir bütündür. Merkez Bankası bir fanus içinde ilerlemez. Merkez Bankası enflasyonla birinci dereceden ilgilidir. Enflasyon tamamen Merkez Bankası’nın ne ortaya çıkardığı sonuçtur ne de tamamen Merkez Bankası’na bırakılacak kadar sıradan bir konudur. Merkez Bankası da biliyor ki çok para enflasyonla mücadeleyi zorlaştırır. Para arttıkça enflasyonla mücadelede zemininiz daha zayıf hale gelir.Önemli olan ekonomide sürdürülebilir iyileştirmenin sağlanması. Enflasyon belirli bir düzeye düşmeden böyle ince ayarlar yapabilirsiniz. Zor durumları aşıcı, mevcut durumu daha da kötüleştirmekten vazgeçiren araçları değerlendirmek gerekir” sözlerini söyledi.
“TÜRKİYE İSTİHDAMI YÜKSELTECEK BİR YOLA GİRDİ”
Uludağ Üniversitesi Doç. Yüksek Okşak, Türkiye’nin faiz indiriminden vazgeçtiğini ve istihdamı yükseltecek yola girdiğini söyledi.
Okşak “Ekonomide esas mesele beklentileri yönetmeniz, ikincisi ise piyasanın bu beklentileri kabul etmesi. Türkiye Ekonomi Modeli’ne ilk başlarda bir kabul ediliş yoktu ama zamanla oldu. Bu model aslında bir duruştur. Bu kabulleniş arttıkça, geçen ayı da az önce açıklanan faiz kararını da çok olumlu buluyorum. Bundan sonra ne olur meselesine baktığımızda bugünden adını koymak çok zor. İstihdam bazlı girebilir, metin içinde de var. Bunun cevabını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bugün gelinen noktada artık böyle large, x-large, medium tercihler sonuç vermiyor. Türkiye faiz indirimini seçti, istihdamı yükseltecek bir yola girdi, bunu da liralaşma stratejisiyle öne çıkardı. Zaman içinde küresel ekonomideki taşlar oturursa Türkiye’de yeni bir görürüz. Piyasalar da her geçen gün bunu kabul etmiş durumda” ifadelerini kullandı.