EBRU SUNGUR – Bir işletmeyi yönetmek hiçbir zaman kolay bir iş değildi ama son yıllarda çok çok daha zorlaştı. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgınla iş yapma ve tüketiciye erişim şekillerinin değişmesi, sonra bu değişimin neredeyse kalıcı hale gelmesi, üretim süreçlerinin çevresel kaygılarla yeniden şekillenmesi, hatta finans kaynaklarının bu şekillenmeye uyum sağlayanlardan yana tercih kullanması, ülkeler arası çatışma ortamlarının enerji arzı ve genel tedarik zincirlerini tehdit etmesiyle oluşan riskler ve fırsatlar… Bir işletmeyi yönetenlerin bu çok bilinmeyenli, çok değişkenli denklemin altından kalkması gerekiyor. Bunun sihirli formülü ise şöyle: Adillik + şeffaflık + hesap verebilirlik + sorumluluk = Kurumsallaşma.
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD), işletmelere kurumsallaşma yolunda kılavuz olacak nitelikte çalışmalara imza atıyor. Eğitim programları, zirveler, belirli sektörlere ya da belirli konulara yönelik çalışmalar… Hepsinin tek bir amacı var, her biri ülkenin yapıtaşı olan işletmeleri ve ekonominin içindeki tüm aktörleri bu dört ilkeli formülün ışığında kurumsallaşmayla buluşturmak. TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, “Kurumsal yönetimin doğru uygulanmasında en büyük pay yönetim kurulunun ancak sadece yönetim kurullarına görev düşmüyor. Kurumsal yönetim anlayışının kurumun DNA’sına işlemesi, yönetim kurulundan her birimden çalışanlara ve hatta kurumun paydaşlarına kadar herkes tarafından içselleştirilmesi gerekiyor” diyor.
Geniş katılıma açık
Bir şirketin güçlü ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmasının ancak güçlü yönetim kurullarıyla mümkün olduğunu vurgulayan Tamer Saka, TKYD’nin ‘Yönetim Kurulu Üyeliği ve Mentorluk Geliştirme Programı’nın bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Saka şöyle devam ediyor:
“İlk dönemini 15 Aralık 2021’de gerçekleştirdiğimiz programın İlkbahar’22 Dönemi’ni 2 Mart’ta başlattık. TKYD ve MY Executive tarafından hazırlanan programa halihazırda yönetim kurulu üyesi olanlar, aile şirketlerinde yönetime katılan ya da katılmaya hazırlanan yeni nesil aile üyeleri, bağımsız yönetim kurulu üyeliğine aday C level yöneticiler ve yönetim danışmanları katılabiliyor.”
Kapsamlı içerik
31 Mart’ta programın kapanış törenini gerçekleştirdiklerini kaydeden Tamer Saka şu bilgileri veriyor: “Programımızın amacı, yönetim kurulu üyelerinin, bağımsız üyelerin, üye adaylarının desteklenmesi, güçlendirilmesi ve geleceğine yön verdikleri şirketlere sağladıkları katma değeri artırmak. Yönetim kurulu üyeliğinde ihtiyaç duyulan öncelikli bilgiler, güncel örnek vakalar ele alınarak paylaşılıyor. Programımız yönetim kurulunun yapısı, çalışma şekli, yasal düzenlemeler gibi konuları içeriyor. Program eğitim, tecrübe paylaşımı webinar’ları, mentor-menti görüşmeleri ve yönetim kurulu simülasyonları olmak üzere toplam dört bölümden oluşuyor. Toplam 16 hafta süren programda yönetim kurulu simülasyonları, Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi iş birliği ile gerçekleştiriliyor. Programımızın ilk mezunlarını da bu sene veriyoruz.”
‘Gücü tek elde tutmak sağlıksız’
Tamer Saka, kurumsal yönetimin geleneksel yönetimden ayrıştığı başlıca noktayı şöyle anlatıyor:
“Geleneksel yönetim daha çok bir kişinin veya kişilerin değerlendirmelerine dayalıdır. Denetim fonksiyonu da bu kişilerin yani patronun ya da yönetim kurulunun belirlediği kurullar tarafından gerçekleştirilir. Dolayısıyla burada özellikle hesap verebilirlikten söz etmek pek de mümkün değildir. Ülkemizdeki şirketlerin ömrünün çeyrek asırla sınırlı olduğunu, kuşak geçişlerinde yaşanan sorunları göz önünde bulundurduğumuzda da gücü tek elde tutmanın sağlıklı olmadığı ortaya çıkıyor.”
‘Yönetim kurulunda çeşitlilik artırılmalı’
TKYD’nin Türkiye’nin önde gelen 18 şirketinin CEO’su ile görüşerek bir araştırma yaptığını belirten Tamer Saka, şu bilgileri veriyor:
“CEO’lar bu araştırmada, yönetim kurullarının işlevinde, ortak bir noktanın altını çizdi: Aynı ekolden gelen insanlar, aynı fikre sahip insanlar, kurumun dayanıklılığı azaltır. Dolayısıyla yönetim kurullarında çeşitliliği daha da artırmamız gerekiyor. Sadece pay sahiplerinden, şirket yöneticilerinden veya aynı sektörden kişilerden oluşan yönetim kurullarının değişime ayak uydurması ve zorlu koşullarla baş edebilmesi pek mümkün görünmüyor. Biz de TKYD olarak çeşitliliği artırmak, şirketlerin güçlü ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmalarını sağlamak için kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde çeşitli proje ve etkinlikleri hayata geçiriyoruz.”