Ne kadar uzak diyarlarda olsak da dostlukları pekiştirecek en önemli yol ticaret. Reel sektörün yanında bölgesinde finansla da hızla büyüyen bir Türkiye’den söz ediyoruz. Açıkçası, Türkiye artık ticaretle birlikte dostlukları artıran bir ülke konumunda. Türkiye; Afrika – Ortadoğu, Asya – Avrupa, Asya – Afrika ve Afrika – Avrupa bölgelerinde hinterlandını ne kadar genişletti şu anda ölçülemiyor bile.
Küresel ekonominin resesyona koştuğu günümüzde elbette Türkiye’nin dış ticareti bu durumdan etkileniyor. Nitekim İstanbul Sanayi Odası (İSO) İhracat İklimi Endeksi geçen Ekim ayında eşik değer olan 50’nın altında 47,9’da kaldı.
3 aydır talebin giderek zayıfladığı bir kanala girdiğimiz görülüyor. Dış ticaretteki bozulma, Haziran 2020’den bu yana en yüksek seviye. Tabii bunda ihracat pazarlarımızdaki daralmanın etkisi var. Aynı endeks Eylül ve Ağustos’ta 48,8 olarak hesaplanmış, en son olarak Temmuz’da 50 ile iyimser eşik sınırında gerçekleşmişti.
Bedbin veya pesimist olmaya gerek yok. Daralmayan pazarlarımız da var… Onlara yönelik çalışmalar yaparak farklı açılımlar gerçekleştirebiliriz. Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika pazarı daralmayan hatta genişleyen bölgeler olarak öne çıkıyor… Saydığım ülke ve bölgelerin genellikle alternatif ihracat pazarlarımız olarak kayıtlarda yer aldığını hatırlatayım.
Şimdi daralmada yeni pazarların kazanç açısından ön plana çıkacağı kanaati iş dünyasında fazlaca hâkim. Belki de resesyon yeni fırsatları gündeme getirecek ve hiç ticaret yapmadığımız veya çok az ticaretle yüz yüze geldiğimiz ülkelerle ticari bağlarımız birden kuvvetlenecek, kim bilebilir!
Söz konusu istikamette aslında dış ticaretteki gelişmelerle ilgili çok iyi gelişmeler oluyor. Yıllardır sürdürülen ihracat hamlesi bizi zaten bu güzel günlere taşımış durumda.
Çoğu yabancı dil dahi bilmeden bugünkü milyarlarca dolarlık ihracatı gerçekleştiren iş dünyamızı, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) yılmaz başkanları Okan Oğuz’lar, Oğuz Satıcı’lar, Mehmet Büyükekşi’ler, İsmail Gülle’leri, birliklerimiz ile ihracatın medya ayağı ve iletişiminde son derece etkin rol alan Celal Toprak, Fikret Çengel, Faruk Erdem, Recep Erçin, Kerim Sallancı, Tamer Coşkun, diğer tarafta Kenan Kaffar, Yıldırım Özcan ve Nevin Özcan gibi mümtaz isimleri ve adsız gazeteci kahramanların gayretlerini takdirle karşılamak lâzım.
İhracatçılarımızın engin, ufuklara sığmaz faaliyetlerinden bahsettim…
Çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor… Meselâ kendi alanında dünyanın en büyük ikinci ihtisas fuarı olan UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı İstanbul’da tüm dünyaya kapılarını açtı. Gidip gezin ve sektörün başarısını görün…
UNICERA Uluslararası Fuarcılık AŞ ve TG Expo Uluslararası Fuarcılık AŞ tarafından Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) ve Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) iş birliği ile organize edilen UNICERA’da; uluslararası bir marka olarak Türkiye’nin yanı sıra seramik sektörüne yön veren dünyaca ünlü ülkelerin sektör temsilcileri ürünlerini sergiliyor.
Fuarda 270 yerli 30 yabancı firma var. Geçen sene 120 bin ziyaretçiyle rekor kırılmıştı, bu sene daha yüksek rekor beklentisi hâkim. Çünkü UNICERA’da Türk ürün portföyü eskiye göre fevkalade farklı, her ihtiyaca uygun ve yenilenmiş.
Yani Türk seramiği dünyanın en iyi seramikleri arasında. İhracat ve dünyaya açılma adına istenilen yerde değiliz belki ama, diğer taraftan dünyanın zirvesine oturmak hedefi olan firmalarımızın pazar çeşitliği ve ürün miktar sayısını artırarak farklı coğrafyalarda daha iyi işler çıkaracağı gözlerinden okunuyor. Zira Türkiye bugün itibariyle tam manasıyla bir seramik üretim ülkesi olması hasebiyle rekabette ciddi bir avantaja sahip.
Bu konuda TİM Başkanı Mustafa Gültepe’nin açıklamalarına kulak verelim, derim… Başkan Gültepe, Türkiye’nin seramik sektörü; ihracatta, katma değeri yüksek üründe, hammaddesi yerli önde gelen ülkelerden biri olduğunu söylüyor ve ekliyor…
“Seramik ihracatımız 5 yıldır aralıksız yükselişine devam ediyor. 2021 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Yüksek enerji maliyetleri olan bir yerde 10 ayda yine 1,6 milyar dolarlık ihracat yapmayı başardık. Yılı inşallah 2 milyar dolarla kapatırız. Sektörde son dönemde yapılan modern teknoloji üretim kapasitesi herkesin ilgisini çekiyor. Yakın gelecekte umarım 4-5 milyar dolarları konuşma imkânımız olur. Burada bilgi ve teknoloji paylaşımı yapılarak yeni iş imkânlarının temeli atılacak…”
Daha fazlası da olacak inşallah… Resesyona giden dünyada üretim, ihracat ve pazarlarımız ile ilgili müşahhas olması açısından ihracattaki birlik, fuar ve firma faaliyetlerine UNICERA’yı misal gösterdim. UNICERA gibi birçok sektörümüzün ihracat kalemlerini sürekli yukarı taşıdığının altını çizeyim.
Yine Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) faaliyetlerinden bahsederek ihracat adına iyi bir haber daha vereyim. Birlik üretimi güçlendirmek ve ihracatı artırmak adına etkinliklerini sürdürürken Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda kurulan İhracatı Geliştirme AŞ’nin (İGE AŞ) ihracatçıların finansmana erişim ve kredi kefalet sorunlarının çözümüne ciddi destek verdiğini ifade edeyim.
Mevcut durumu “Sürdürülebilir ihracat artışı için İGE önemli rol üstlenecek” diyerek açıklayan UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, ihracatçı birliklerinin yedek akçeleriyle ortak olarak İGE AŞ’nin sermaye yapısını güçlendirdiğini ve şirketin iyi bir işleve kavuştuğunu belirtiyor.
Enerji, küresel tedarik zinciri ve yükselen enflasyonlar sebebiyle oluşan resesyon tehlikesinin Türkiye’nin ihracat pazarlarını etkilediğini ifade eden Başkan Baran Çelik, “1 Mart 2022’de faaliyete geçen İGE böylesine zor bir dönemde ihracatın finansmanında önemli rol üstleniyor. Eylül ayında Eximbank ve İGE AŞ arasında imzalanan yeni protokol kapsamında KOBİ dışı firmaların da kefalet desteğinden faydalanmasının önü açıldı. KOBİ ve KOBİ dışı firmalarımızın kredi kullanım üst limitleri önemli ölçüde artırıldı” diyor.
Demek ki her sorunun aynı zamanda bir fırsat ve çözüm olduğu görülüyor. İhracat odaklı bir büyüme modeli takip eden Türkiye’nin özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimi, ihracatın tabana yayılması ve sürdürülebilir ihracat artışı yakalayabilmesi için İGE AŞ de elini taşın altına koydu ve sıkıntılara çözüm aramaya başladı bile. Artık söz konusu doğrultuda İGE AŞ’nin yüksek katma değerli, orta ve yüksek teknolojili ürün üreten KOBİ’lere fırsat sunduğunu şimdiden söyleyebiliyoruz.
A, B, C ve D Grubu olarak teşkilatlanan İGE AŞ’nin; ihracat kredilerinin payını artırmak ve bankalardan kredi alınmasını sağlamak üzere iki temel amacı olduğunun altını çizeyim. Şirketin A Grubu Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), B Grubu Eximbank, C Grubu ihracatçı birlikleri ve D Grubu da bankalardan oluşan bir ortaklık yapısıyla ihracat sorunlarına çözümler arıyor.
Böylece kaynaklarını yerinde kullanan, işi bilen, riskleri doğru yöneten ve ihracatını sürdürülebilir hale getiren ihracatçıların yanında artık İGE AŞ de var, diyebiliyoruz.
Yerli ve milli üretimle katma değeri yüksek ürünlere ulaşmak, sürdürülebilir ihracatı sağlamak, pazar çeşitliliğimizi artırmak ve en doğrusu ticaretle dostluklarımızı pekiştirmek bundan sonra daha da kolaylaştı, bilgilerinize…
………………………………..