Çocuklukları yayladan geçen, Samsun’daki Nebiyan Dağı’na bakarak hayaller kuran iki kardeş büyüdü, dede mirası olan yaylacılık kültürüne sahip çıkarak markasını kurdu. Karadeniz’in yaylalarında beslenen hayvanların eti ve bölgenin tarımsal ürünleri Nebyan markası ile binlerce haneye ulaşıyor. İhracata da başlayan girişimci kardeşler yayladan doğan bir dünya markası olmayı hedefliyor.
Hürriyet gazetesinden Gülistan Alagöz’ün haberine göre; 12 ay boyunca hayvanların peşinde göçer bir hayat… Metrelerce yüksekliğe yapılan meşakkatli yolculuklar… Yaylacılık kültürü bugün ülkenin birçok şehrinde büyük emek verilerek devam ediyor. İşte bu emeği gören, hatta deneyimleyen iki kardeş gıda sektöründe önemli bir girişime imza attı. Köyden kente göçün hızlanması ile tarım ve hayvancılığın darbe aldığını, öte yandan büyükşehirlerde de temiz gıdaya talebin arttığını gören girişimciler ‘Kırsalda kalkınma, kentlerde gerçek gıda’ anlayışı ile yola çıktı. Samsun Bafra’lı İbrahim Uyanık ve Nazlı Uyanık Yıldız ile girişimcilik hikayesilerini konuştuk…
KÖYLER BOŞALIYORDU…
Nesillerdir hayvancılık yapan bir kültürden geldiklerini söyleyen İbrahim Uyanık, “Baharda karlar erimeye başladığında yaylaya çıkar, tekrar kar düşene kadar yaylada kalırdık. Yaylacılık aile geleneği bizde… Ben Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nden, kardeşim Nazlı ise Endüstri Mühendisliği’nden mezun olduk. Çocukluğumuzun geçtiği yaylalardan hiç kopmadık. Eğitim hayatımızdan sonra köyümüzde gördüklerimiz bizi markamızı kurmaya yönlendirdi. İnsanların köyden kente göçüne şahit oldu. Tarım yerine inşaatlarda çalışmayı seçtiler. Yaylalardaki binlerce hayvan görüntüsü giderek azalıyor, köyler boşalıyordu… Bu kadar değerli bir kültürün kaybolmaya başladığını gördük ve harekete geçtik. Aslında bizim istediğimiz üretici ile tüketici arasında bir köprü kurmaktı. Bu amaçla da 2014 yılında Nebyan markasını kurduk. Markamızın adını çocukluk yıllarında bakarak hayal kurduğumuz Nebiyan Dağı’ndan aldık” dedi.
Nazlı Uyanık Yıldız ise farklı bir noktaya dikkat çekti. Köylerde üretim azalırken, büyükşehirlerde de iyi gıda ihtiyacının arttığını söyleyen Yıldız, “Ben de annelik sürecimde organik gıdaya erişimdeki zorluğa şahit oldum. O yıllarda bilgiye de ürüne de erişim bu kadar kolay değildi. Yani hem köylerde, hem de şehirde yaşadığımız, gözlemlediğimiz sorunlarla yola çıktık” diye konuştu.
300 ÜRETİCİYLE İŞBİRLİĞİ
Tek bir üreticinin 25 kuzusu ile başlayan yolculukta bugün 300’ün üzerinde üretici ile çalışıyor Nebyan markası. Üstelik sadece Samsun değil, Karadeniz’in birçok iline yayılmışlar. Et ve et yan ürünleri ile başlayan girişim, bugün onlarca tarımsal ürününü de son tüketici ile buluşturuyor. Bölgede yetişen manda sütünden, fasulyeye, nohuttan fındığa birçok ürünün satışını yaptıklarını söyleyen İbrahim Uyanık, çalışma yöntemlerini şöyle anlattı:
“Bölge insanı olduğumuz için hangi ürün, hangi üreticide var biliyoruz ve sözleşmeli üretim için anlaşıyoruz. Aslında bu tarımda olsa da küçükbaş hayvancılık için yeni bir model. Sezon başında yapılan anlaşmalarla yol haritamızı çiziyoruz. Üretim sürecinde ihtiyaçları olan her noktada yanlarında oluyoruz. Sahada hem denetim hem de destek için ekiplerimiz var. Böylece istediğimiz kalitede ürün elde ediyoruz. Üretici de sadece kendi işine odaklanıyor. Hayvanını, gıda ürününü nerede, ne kadara satacağım sorunu olmuyor.”
TESİS VE 5 DÜKKÂN
Kesimlerin Bafra’da yapıldığını, soğuk hava tırları ile karkas halde İstanbul’a getirildiğini belirten Uyanık, İstanbul’daki tesiste hem taze et olarak paketlendiğini, hem de şarküteri ürünleri haline geldiğini dile getirdi. Yine bu tesiste kuru gıda paketleme de yapıldığını ekledi. İkisi İstanbul’da, diğerleri Ankara, Bodrum ve İzmir’de olmak üzere 5 dükkanları olduğunu belirten Uyanık, “Türkiye’nin birçok ilinde de şarküterilerde markamızla yer alıyoruz. Kırmızı eti kendi lokasyonlarımız üzerinden satıyoruz. Tarımsal ürünleri ise 81 ile gönderiyoruz. E-ticaret üzerinden de alıcıya ulaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
MARKALAŞMAYA ODAKLANMALIYIZ
Girişimcilerin hedefi ise dünya markası olmak. Ortadoğu, Amerika ve AB pazarlarına ihracata başladıklarını belirten İbrahim Uyanık, “Et yan ürünlerinde, tarımsal ürünlerde Amerika ve Avrupa pazarında markalaşmak ve önemli market zincirlerine girmek istiyoruz” dedi. Sektördeki en temel sorunun markalaşma eksikliği olduğunu belirten İbrahim Uyanık, “Ülke olarak, çok değerli ürünler üretiyor ve ihraç ediyoruz. Ancak bunları markalaşmadan hammadde olarak satıyoruz. Türk girişimciler ve gıda sektörü olarak markalaşmaya odaklanmalıyız. Tarımsal ürünlere katma değer katarak, nihai ürün halinde son tüketiciye ulaştırmalıyız. Biz bunun için çalışıyoruz. Hedefimiz, bizim topraklarımızdaki ürünleri daha fazla ülkede, daha fazla tüketici ile buluşturmak” ifadelerini kullandı.
DÜZENLİ TEST VE DENETİM
Katkı maddesiz, iyi tarım ve hayvancılığa odaklandıklarını belirten Nazlı Uyanık Yıldız kurdukları denetim sistemi ile bunu sağladıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Analize dayalı bir sistem kurduk. Ürünlere antibiyotik ve GDO testi düzenli yapılıyor. Çalıştığımız üreticiler de bunu biliyor. Kimse bizden talep etmediği halde kimi testleri ilk günden bu yana yapıyoruz. Veteriner hekimlerimiz düzenli ziyaretlerle işin takibini sağlıyor. Bizim iddiamız şu; bizden herhangi bir ürün alan tüketici onun sağlıklı gıda olduğundan yüzde 100 emin olacak. Marka olarak büyümeyi hedefliyoruz ama ana odağımızda güvenilir olmak var.”
KADIN GİRİŞİMCİLERE 3 MİLYON TL HİBE
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Habitat Derneği ve Coca-Cola Türkiye ortaklığında yürütülen Kız Kardeşim Projesi kapsamındaki üçüncü hibe programına başvurular başladı. Hibe Programı’na başvurular 15 Haziran 2022 tarihine kadar devam edecek. 2015 yılından bu yana devam eden ve etki alanını sürekli genişleten projede bu yıl hibe verilecek girişimci kadın sayısı ve hibe miktarı iki kat artırıldı. Üçüncü Kız Kardeşim Hibe Programı ile 60 girişimci kadına 50 biner TL olmak üzere toplamda 3 milyon TL’lik destek sağlanacak. İmalat, yeme ve içme, bilgi ve iletişim, konaklama ve yiyecek hizmetleri sektörlerinden girişimci kadınlar, kizkardesim.net üzerinden bilgi alabilecek ve programa başvuruda bulunabilecek.
MERKEZE GİTMEDEN EKSPERTİZ
Araç sahiplerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak çeşitli hizmetleri dijitalleştirerek, tek platformda sunan bir startup olan Rabam, oto ekspertiz merkezlerine gitmeden araçların ekspertiz raporlarının alınabileceği bir dönem başlattı. Rabam Kurucusu R. Kaan Aydoğan, “Kullanıcılarımız, Rabam mobil uygulamasına kaydettikleri araçları için, randevusunu ve ödemesini gerçekleştirerek bu hizmetten faydalanabiliyor. Randevu tarihinde temsilcimiz aracı adresinden alıyor ve ekspertiz işlemini gerçekleştiriyor. Antalya’da yaşayan bir kullanıcımız, İstanbul’da beğendiği, satın almak istediği bir araç için oto ekspertizini yaptırabiliyor” diye konuştu.
KOBİ’LERİN KARGO MALİYETİ AZALACAK
Bulut tabanlı ön muhasebe programı Paraşüt ve MNG Kargo, KOBİ’lerin kargo maliyetlerini büyük ölçüde düşürecek bir işbirliğine imza attı. Buna göre Paraşüt aboneleri, MNG Kargo’dan gerçekleştirdikleri gönderimlerinde yüzde 87’ye varan indirimden yararlanabilecek. Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99.8’ini KOBİ’lerin oluşturduğunu hatırlatan Paraşüt Kurucu Ortağı ve CEO’su Sean X Yu, “Günümüz koşullarında KOBİ’lerin rekabetçi ve sürdürülebilir olabilmeleri için işletme maliyetlerini düşürmeleri büyük önem taşıyor. Biz de Paraşüt olarak hayata geçirdiğimiz tüm kampanya ve iş birliklerinde bunu gözetiyor, KOBİ’lerin tasarruf yapmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.